14 Kasım Dünya Diyabet Gününde Vatandaşlar Bilgilendirildi
15 Kasım 2022

  • 218fe7e2-9a4a-446b-97d8-de381b18eedf.jpg

14 Kasım Dünya Diyabet günü nedeniyle İzmit Seka Devlet Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Pınar Ardaman ve Diyabet hemşiresi Elif Fidan tarafından hastalıkla ilgili merak edilen sorular yanıtlandı;

1-Diyabet nedir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Diyabet insülin hormonunun yetersizliği, yokluğu ve/veya eksikliği sonucu oluşan karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında bozukluklara yol açan, hipoglisemiyle karakterize akut metabolik ve kronik komplikasyonlara neden olan bir hastalıktır.

2-Kaç tip diyabet vardır?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Tip 1,Tip2 ve gebelik diyabeti vardır. İnsüline bağımlı diyabet (Tip 1): Pankreastan insülin yapımı çok azalmış veya durmuştur. Kanda insülin yoktur. Kan şekeri düzeyini dengelemek için dışarıdan insülin vermek zorunludur. İnsüline bağımlı olmayan diyabet (Tip 2): Pankreasta ileri yaşlara kadar normale yakın, hatta bazen daha da fazla düzeyde ensülin yapımı olur. Fakat ensülin yeterli etkiyi sağlayamaz. Kilo fazlalığı ve yanlış beslenme ensülinin istenen etkiyi göstermesini engeller, kan şekeri yükselir.

3-Gebelik diyabeti nedir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Gestasyonel diyabet, gebelik sırasında ortaya çıkan şeker hastalığına verdiğimiz isimdir. Genelde gebelik öncesinde şeker hastalığı olmayan ve şeker hastalığı olma riski çok yüksek olan, özellikle kilosu çok yüksek olan kadınlarda gördüğümüz bir şeker durumudur. Toplumda çok sık rastlanan tip 2 diyabet dediğimiz şeker hastalığından biraz farklı bir durumdur bu. Özel bir şeker hastalığıdır. Gebelik sırasında başlar. Gebelik bittikten sonra da genellikle ortadan kalkar. Ancak bu, hastalığın tehlikesiz olduğu yönünde bir işaret olarak algılanmamalıdır. Çünkü hem annede hem bebekte kalıcı problemlere yol açabilir.

4-Diyabet nasıl tespit edilir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Açlık kan şekeri 126 mg/dl´den yüksek, Diyabet belirtileri varsa ve rastgele ölçülen kan şekeri düzeyi 200mg/dl´ den yüksek veya Şeker yükleme testi sırasında kan şekeri düzeyi 200mg / dl veya üzerinde ise diyabet düşünülmelidir

5-Yükleme Testi Şeker Hastalığını Tetikler Mi?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Şeker yükleme testinde hastalarımıza 75gr glukozla hazırlanmış bir çözelti içiyoruz. Testi ondan sonra yapıyoruz. Bu çözeltiyi verdiğimizde hastalara yüklediğimiz kalori miktarı bir porsiyon tatlı yediğinde ya da başka bir deyişle iki dilim baklava yediğinde aldığı kalori miktarıyla eş değerdir. Bu da hastalarımız için risk teşkil etmez.

6-"Gizli şeker" nedir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Kişinin kan şekeri düzeyi normalden yüksek olmasına karşın, diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse, bu durumda kişi pre-diabetik (gizli şeker hastası) olarak tanımlanabilir. Diyabet Önleme Programına katılan pre-diyabetiklerin % 11´inde diyabet gelişmiştir. Pre - diyabetik olan kişilerin çoğunda 10 yıl içinde Tip 2 diyabet geliştiği çalışmalarla tespit edilmiştir. Yani Pre-diyabet Tip.

7- Diyabet Kimlerde Görülür?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Tip 1 diyabet, çoğunlukla çocuklar ve ergenlik çağındakilerde gelişir fakat yetişkinlerde de görülebilir. Çocuklukta en sık görülen kronik hastalıklardandır. Tip 1 diyabet için risk faktörleri iyi tanımlanmamıştır. Ancak Tip 1 diyabetiklerin birinci derece akrabalarında genetik ve çevresel faktörlerin hastalığı tetiklediği gösterilmiştir. Tip 2 diyabet, esas olarak yetişkinlerde görülmekteyse de dünyanın birçok yerinde ergenlik çağındaki grup için hızla büyük bir sorun olmaya başlamıştır. Tip 2 için risk faktörleri yaşın artışı, şişmanlık (obezite), ailede diyabet öyküsü, gebelikte iri bebek ya da diyabet öyküsü, fiziksel aktivite azlığı, bozulmuş glukoz toleransı ve ırk/etnik gruptur.

8-İnsülin Nedir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: İnsülinin görevini anlayabilmek için öncelikle, vücudumuzun fonksiyonlarını yerine getirirken gerekli olan enerjiyi nasıl sağladığını kısaca bilmemiz gerekir. Yediğimiz besinler sindirime uğradıktan sonra vücudumuzda bulunan enzimler sayesinde şekere parçalanır. Şeker (glikoz) kan akımı ile vücudun tüm bölümlerine taşınır. Vücudumuzun ana besin kaynağı olan şeker, enerji sağlayabilmek için kandan vücut hücrelerinin (kas hücreleri, yağ hücreleri ve karaciğer hücreleri) içine girmelidir. İnsülin, vücudumuzda midenin arka tarafında bulunan bir organ olan pankreastaki beta hücrelerinde salgılanan bir hormondur. Kandaki şekerini kandan ayrılarak hücre içine girmesini sağlar. Böylelikle kandaki şeker düzeyi de azalmış olur.

9-İnsüline başlama konusunda endişelenmeli miyim?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: İnsülin tedavisine geçmek büyük bir adım gibi görünebilir. Mevcut tedaviniz artık size yeterli gelmediği için İnsülin tedavisine geçmek gerekebilir. Enjeksiyonların ağrılı veya en azından rahatsız edici olacağı konusunda endişelenmeniz doğaldır.  İşin olumlu tarafı, insüline başlamanın sağlık ve yaşam tarzı açısından fayda sağlayabilmesidir. Ayrıca, insülin tedavisine başlamanın düşündüğünüzden kolay olacağı kesin, öğrenecek çok şey var.

10-İnsülini nasıl uygulayacağım?

 Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: İnsülin hormonunun bir çözeltide süspansiyon haline getirilmesiyle yapılan enjekte edilebilir bir ilaçtır. Ne yazık ki insülin tablet olarak alınamaz; çünkü kana karışmadan önce sindirim sisteminiz tarafından etkisiz hale getirilir. Tip 2 diyabeti olan çoğu kişi insülini enjeksiyon kalemi ile uygular. Enjeksiyon kalemleri dikkat çekmeyen, kullanımı kolay ve neredeyse acısız bir uygulamaya olanak verecek şekilde tasarlanmıştır. Doktorunuz yaşam tarzınıza en uygun kalemi ve enjeksiyon programını önerecek; doktorunuz veya diyabet hemşireniz enjeksiyonları kendinize nasıl uygulayacağınız konusunda bilgilendirecektir.

11-İnsülin kullanmanın faydaları nelerdir?

 Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: İnsülin kullanmak, kan şekerinizi düzenlemesi dışında başka faydalara da sahiptir. Kan şekerinin daha iyi kontrol altına alınmasının, ruh haliniz, konsantre olma yeteneğiniz ve enerji düzeyleriniz üzerinde olumlu bir etkisi olabilir.

12-Kimler İnsülin Enjeksiyonuna İhtiyaç Duyar?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Tip 1 diyabetliler (insüline bağımlı diyabetliler),Ağızdan şeker düşürücü haplarla kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diyabetliler, Hangi tip diyabet olursa olsun, akut metabolik komplikasyon (koma) gelişmiş hastalar, Akut stres, travma (kaza, yanık gibi), cerrahi girişim (ameliyat) yapılacak tüm diyabetliler, Gebelik başlangıcından sonuna kadar tüm diyabetliler ve hamilelikte diyabeti ortaya çıkanlar, Komplikasyon gelişmiş tüm diyabetliler (retinopati, nöropati, diyabetik ayak, nefropati gibi),Pankreası herhangi bir nedenle ameliyatla alınmış olanlar, Hastalık, stres, travma, ameliyat veya hamilelik gibi durumlarla karşılaşanlar insülin enjeksiyonuna ihtiyaç duyar. Doktorunuz gebelik, ameliyat gibi bazı özel durumlar sona erdiğinde insulin tedavisinden ilaç tedavisine geçebilir.

13-Kilo alacak mıyım?

 Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Miktarı kişiden kişiye farklılık gösterse de diyabetli bireyler, insülin tedavisine başladıklarında genellikle kilo alabilirler. Bazı kişilerde ise hiç kilo artışı olmayabilir.

14-Kilo artışı neden olur?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Diyabetiniz iyi bir şekilde kontrol altına alınmadığında, fazla kan şekeri idrarınıza geçer. İnsülin tedavisine başlamak, vücudunuzun yiyeceklerdeki glikozu hücre içine  kabiliyetini geliştirir ve enerji için kullanmadığınız şeker, yağ olarak depolanır. Bu, öncesiyle aynı miktarda gıda tüketseniz bile kilo alabileceğiniz anlamına gelir. Hipoglisemiden kaçınmak için daha fazla atıştırmalık tüketmeniz durumunda da kilo alabilirsiniz.

15-İnsülin tedavisi sırasında kilo almaktan nasıl kaçınabilirim?

 Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Düzenli egzersiz yapın, sağlıklı ve dengeli beslenin, İnsülin kullanmaya başladığınızda kilonuzu haftalık olarak izleyin, kan şekerinizi izleyin, böylece atıştırmak zorunda olup olmadığınızı daha net olarak bilebilirsiniz.

16-insülin kullanan diyabetli bireyler spor yaparken nelere dikkat etmeli?  

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: “Egzersizin şekline ve süresine göre insülin kullanılması önemlidir. Çünkü insülin tedavisinin kan şekerini düşürme potansiyeli vardır. Hipoglisemiyi önlemek için şekerin düşme saatleriyle yani insülinin maksimum etki ettiği saatlerle spor saatlerinin çakışmaması uygun olur. Önlem olarak hipoglisemi riskinin düşük olduğu yemek sonrası saatlerde spor yapılmalıdır. Eğer, bu yapılamıyorsa spor öncesinde ek karbonhidrat alarak kan şekerinin düşmesi engellenmelidir.

17-” İnsülin Uygulamasında Kullanılan Yöntemler Nelerdir? 

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: İnsülin sadece cilt altına enjeksiyonla uygulanabiliyor. Bunun farklı şekillerde uygulanabilmesiyle ilgili hala teknolojik araştırmalar devam ediyor. Elimizdeki en etkili insülini vücuda gönderme yöntemi cilt altına enjeksiyondur. İğneler çok ince ve de artık can yakmıyorlar. Dolayısıyla kullanımı artık çok kolaydır. Bunun yanı sıra geçtiğimiz yıllarda akciğerden, aynı astım hastaları ilaçları gibi, insülin verilen yöntemler denendi ancak bunlar hastaların yaşam kalitesine çok ilave bir katkı da sağlamadı. Çünkü yine bir bazal insülin enjeksiyonu yapılıyor ve de günde 3 kez yemeklerden önce çok büyük bir aletle insülinin ciğerlere çekilerek vücuda geçmesi isteniyordu. Artık üretici firma bu insülin türünü üretmiyor. Şu anda elimizdeki tek yöntem insülinin cilt altına gönderilmesidir.

18- Diyabet Tedavisi, Genelde Hap Kullanımı ile Başlıyor, İnsülin Enjeksiyonu ile Sürüyor. Sadece Hap Kullanılarak, Tedavi Sürdürülebilir mi?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Mümkündür ancak tedavisine hapla başlanan şeker hastalığı tip 2 diyabettir. Bu tip şeker hastalığında diyet ve diyete ek olarak ağızdan ilaç tedavisi beli bir bölümü oluşturuyor. Eğer kişi ideal kiloyu korursa, yeterince egzersiz yaparsa, diyetine yeterince uyarsa ve verilen ilaç tedavisine uyarsa; kısacası kan şekeri değerlerinde çok fazla oynama olmazsa hasta yalnızca ilaç tedavisiyle devam edebilir. Belki bir veya daha fazla ilaç eklenmesi gerekebilir. Sağlıklı yaşamak için gereken kuralları uygulaması yeterli olacaktır ve özel bir çaba gerekmeyecektir. Fakat şeker hastalığı, pankreastan insülin salgısının yavaş yavaş kaybolduğu bir hastalıktır. Dolayısıyla 20 veya 30 senenin sonunda pankreasın insülin salgılama seviyesi azalacağı için insülin ihtiyacı doğabilir. Ancak başta söylediğim gibi eğer her şey yolunda giderse ömür boyu insülin kullanmadan da tedavi mümkündür.

19 -İnsülin bağımlılık yapar mı?

 Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: İnsülin vücudumuzda bulunan, bulunması gereken hayati önem taşıyan bir maddedir. Dolayısıyla insülin kesinlikle bağımlılık yapmaz. Eğer yeterince insüline ihtiyacımız var ve kullanmıyorsak insülin eksikliği ciddi sonuçlara yol açabilir. İnsüline başlamamız gerekiyorsa ve hekimimiz bunu bize öneriyorsa hiç korkmadan hemen kullanmaya başlamalıyız. İnsülin kullanan kişilerde insülini kesmek, genellikle altta yatan bozukluk düzelmediği için insülin ihtiyacı ortadan kalkmadığı için mümkün değildir insülin bağımlılık yaptığı için değil. İnsülin bazen kan şekerini istemediğimiz düzeylere düşürebilir. Yani hipoglisemi yapabilir. İnsülin yaptığımız yerlerde küçük şişlikler ve kaşıntılar ortaya çıkabilir. İnsülin alerji yapabilir. Bugün kullanmakta olduğumuz insülinlerin alerji yapıcı etkisi çok düşükse ve bu belirti ortaya çıkıyorsa hekimimize bildirmeliyiz. İnsülinin bir başka yan etkisi de çok nadir gördüğümüz ayaklarda ortaya çıkan ödemdir. Bu yan etkilerin önüne geçmek mümkündür. İnsülin hipoglisemisi kan şekeri takibiyle kolayca önlenen ve sıklığı azaltılan bir yan etkidir.

20-Diyabeti yalnızca egzersiz ve diyet ile kontrol etmek mümkün mü? 

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: Diyabeti sadece diyet ve egzersizle kontrol edebildiğimiz dönemler olur. Zaman zaman kötüleştiği kan şekerlerinin daha yüksek gittiği dönemler olabilir. O dönemlerde ilaçla ya da insülinle araya girmemiz gerekebilir

21-Diyabetli bireyler spor yapabilir mi? 

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: “Diyabetli bireyler spor yapabilirler. Spor yapmaları sağlıkları için de son derece faydalıdır. Spor, diyabet için bir yaşam biçimi olmasının ötesinde bir tedavi yöntemidir. Özellikle Tip 2 diyabetliler spor yaparlarsa insülin dirençleri azalır ve kan şekerleri düşer. “Spor, diyabetin önlenmesinde, diyabetten korunmamızda ve diyabet tedavisinde çok önemlidir. Hatta en önemli etkinin spor olduğu bile söylenebilir. Tip 2 diyabetlilerde hareketli bir yaşam ve egzersiz yapmak, ortaya çıkmış diyabeti bile geri döndürebilir. Tip 1 diyabetli bireylerde de spor yapıyor olmak kan şekeri kontrolünü kolaylaştırır ve komplikasyon riskini azaltır.”

22--Diyabetli bireyler için egzersizin süresi ne olmalıdır?  

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: “Diyabette egzersizin süresi tamamen kişiye bağlıdır. Egzersiz için genel kural ne kadar çok yapılırsa vücut için o kadar iyi olacağıdır. Diyabetliler için de bu geçerlidir. Ancak kişinin antrenman düzeyi, hangi sporu ne sıklıkla yaptığı, diyabete eşlik eden komplikasyonlar ve tedavide kullandığı ilaçlar da egzersiz süresini belirler.”

23-Diyabette ani gelişen ve hastaneye ulaştırılmayı gerektiren durumların belirtileri nelerdir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Diyabette acil hastane tedavisi gereken durumlar, hem hipoglisemi yani aşırı şeker düşüklüğü, hem de hiperglisemi yani kan şekerinin çok yükselmesine bağlı ortaya çıkan durumlardır. Aşırı kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) eğer ağır derecede ise yani kişi kendini kaybetmiş, dışarıdan şeker alamayacak durumdaysa mutlaka acil hastane tedavisi gerektirir. Bunun yanı sıra kan şekeri yükselmeye devam eden, kan şekeri yüksekliğine bağlı belirtilerin belirgin olarak ortaya çıktığı ağır su ve tuz kaybı gerçekleşme riski olan kişilerin de hastane tedavisi olması gerekir.

24-Hipogliseminin belirtileri, nelerdir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Hipogliseminin 2 tür belirtisi vardır. 1.erken belirtiler (adrenergic), 2.si daha geç belirtiler müdahale edilmediğinde ortaya çıkan beynin şekersiz kalmasına bağlı olarak ortaya çıkan belirtilerdir. İlk tür belirtiler hastayı uyaran ve hemen şeker almaya yönlendiren önemli belirtilerdir. Bunlar aşırı açlık hissi, terleme, çarpıntı, sinirlilik ve gıda aramaya yönlendiren belirtilerdir. Kişi bunu fark ettiğinde hemen şekerli gıdalara ve içeceklere yönlenir. Böylece hipogliseminin ilerlemesinin önüne geçilir. Eğer müdahale edilmezse, beyin şekersiz kalmaya başlar ve konsantrasyon güçlüğü, saçmalama ve komaya kadar giden belirtiler hipoglisemiye eşlik eder. Bu durumda artık ağır hipoglisemiden söz edilir ve mutlaka dışarıdan müdahale hipogliseminin sonlandırılması için şarttır aksi halde kişi hipoglisemik komaya girebilir.

25-Hipoglisemi Neden Olur?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Fazla İnsülin Yapılması, Fazla Şeker Düşürücü Hap Kullanımı, Yetersiz Beslenme, Aşırı Egzersiz,

Öğün Atlama, Stres, Sıcak Hava.

26-Hipoglisemi Olduğunda Ne Yapmalıyım?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: • Meyve suyu, kuru üzüm, şeker ya da şekerli bir gıda yiyin. Örneğin 3-4 tane kesme şeker ya da 2 tatlı kaşığı toz şeker içeren su için. Arkasından bisküvi ya da sandviç yiyin.

• Bilinciniz kapalıysa yakınlarınız, size kesinlikle sıvı içirmeye çalışmamalıdır.

• Bilinciniz kapalı ise bir yakınınız tarafından size “Glukagon” injeksiyonu yapılmalı ve en yakın sağlık kuruluşuna götürülmeniz sağlanmalıdır.

• Hipoglisemiyi takip eden 45 dakika boyunca araba kullanmayın!

27-Diyabetik nöropati gelişimi, diyabet hastalığının süresi ile ne ölçüde ilişkilidir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Diyabetlinin tip 1 veya tip 2 olmasına göre değişebilir. Tip 1 diyabetlilerde hastalığın başlangıcını daha net bildiğimiz için ilk 5-10 yıl pek fazla diyabetik komplikasyon ve nöropati görmüyoruz. En çok 10 yıldan sonra 15. yıla doğru nöropati görebiliyoruz. 15 yıllık diyabet süresinden sonra tip 1 diyabetlilerin yaklaşık %70’inde diyabetik nöropati olduğunu biliyoruz. Tip 2 diyabetlilerde ise başlangıç bu kadar net değildir. Tip 2 diyabet sinsi bir hastalık olduğu için, tanı koyduğumuz andan itibaren %10 kadar hastada az da olsa nöropati olduğunu biliyoruz. Daha sonraki yıllarda giderek artmaktadır. Herhangi bir dönemde tip 2 diyabetlilerde yaklaşık olarak %40’ında nöropati olduğunu söyleyebiliyoruz. Başlangıcı net olarak söyleyebilirsek 10-15 yıllık süreçten sonra diyabetik nöropati sıklığının arttığını söyleyebiliriz.

28-Diyabetik nöropati, nedir? Bacak ve ayaklarda görülen belirtileri nelerdir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Tip 2 diyabetin önemli bir komplikasyonu diyabetik nöropatidir. Yani sinir uçlarındaki tahribattır. Bu tahribata bağlı olarak diyabetliler her iki ayakta simetrik birtakım ağrılardan ve başka bazı yakınmalardan şikayet ederler. Ayaklarda, tabanlardan başlayan uyuşma, yanma, diken batmaları, karıncalanma, elektrik çarpması gibi şikayetler geceleri uykudan uyandıran özellikle istirahatte gelen ağrılara kadar ilerleyebilir. Diyabetik nöropatik ağrı hastanın yaşan kalitesini önemli ölçüde bozan ciddi bir komplikasyondur ama tedavisi mümkündür. Mutlaka hekime bu konuda danışmalısınız. Aksi halde gizli kalan ve uzun süre tedavi edilmeyen bir komplikasyona dönüşebilir.

29- Ayak bakımında nelere dikkat edilmelidir? 

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: Diyabetlide ayak ülserleri amputasyonların en önemli sebebidir. Dolayısıyla öncelikle ülserin gelişmemesi için tedbir almak zorundayız. Ayaklarınızı her gün kontrol edin. Görme kaybınız varsa ve ayak tabanınızı göremiyorsanız o zaman aile yakınınızdan yardım isteyin ya da ayak tabanınızın altına bir ayna yerleştirin, ayak tabanınızı aynanın üzerine doğru tutun ve ayna yardımıyla bu görüntüyü edinmeye çalışın. Abdest alan diyabetlilerde, abdestten sonra kurulama gibi bir davranışları olmaz. Mutlaka temizledikten sonra parmak araları da dahil, yumuşak bir havluyla temizlemek ve ıslak bırakmamak lazım. Ayağımızdaki kan dolaşımını arttırmanın en önemli yönü, kan şekerinin hep normal sınırlarda kalmasıdır. En önemlisi damar yapıyı bozan faktör olan sigaradır. Sigara içmemeniz gerekir. Ayağınız üşüyor, iğneleniyor ya da karıncalanıyor gibi düşünerek ayağınızı radyatöre dayamayın. Sıcak su torbalarını yatağınıza alıp yanmasına fırsat vermeyin. Çünkü hasta bunları hissetmez.

30-Diyabetli bireylerde çorap ve ayakkabı seçimi nasıl olmalıdır? 

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: Diyabetli asla çıplak ayakla yürümemelidir. Evde, sahilde özellikle sıcak kumlarda çıplak ayakla bastığı zaman hissetmediği için, yanan cilt lezyonundan daha sonrasında kemiğe ilerleyen ülserlerle karşılaşabilir. Onun için mutlaka terlik giyilmelidir. Terlik seçimi parmak arası veya lastik olmamalıdır. Ayakta şekil bozukluğu varsa hastada daha sonrasında sıkıntı yaratacaktır. Mutlaka uygun bir ayakkabı gerekecektir. Özellikle gün boyu lastik ayakkabılar giyinmek tehlikelidir. Nemli bir ortam sağlayacak, havasız bir ayakkabı seçimi uygun değildir.

31-Araç kullanırken kan şekerinin ani düşmesini önlemek için hangi önlemler alınabilir?

 Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: İnsülin kullanan kişilerin, araba kullanmaya başlamadan önce kan şekerini ölçmeleri gerekir. Eğer ölçtükleri değer 100’ün altındaysa, meyve, bir dilim ekmek biraz peynir tüketmeleri, bir bardak ayran içmeleri yolculuk boyunca kan şekerinin düşmesini önler. Direksiyonun yanında çok kolay ulaşabileceğiniz bir yerde şeker bulundurmalısınız. Kesme şeker veya kolayca içebileceğiniz bir kutu meyve suyu da olabilir. Eğer hipoglisemi belirtilerini hissettiyseniz hemen yanınızdaki şekerlerden 3 tane tüketmeli veya 1 kutu meyve suyunu hemen içmelisiniz. Aksi halde çok riskli kazalara yol açan bir duruma girebilirsiniz.

32-Diyabet hastalarının derisinde diğer hastalıklardan farklı hangi belirtiler görülebilir?

 Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Elde ve yüzde kızarmalar, diyabette görülen özelliklerdendir. Halk arasında et beni diye bilinen yapılar, diyabetlilerde fazla olduğu söylenir. Belirgin bir özelliği yoktur ama kilo veya gebelik ile arttığı bilinir. Diyabet için spesifik olan bir şey değildir. Deride sıkışmalar ve sertleşmeler olabiliyor. Özellikle kol ve bacak bölgelerinde bal mumu gibi bir görüntüyle kendini gösteriyor. Daha sonra parmaklara doğru uzandığı zaman, parmakların hareketini kısıtlayan bir noktaya gelebiliyor. Tüm bu belirtiler genelde ileri derecede, uzun sürmüş ve ihmal edilmiş şekerli hastalarda görülüyor. Bakımı yapılmış hastalarda bu sorunlar olmamaktadır.

33-Diyabetli bireyler oruç tutabilir mi?

 Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Aslında temel olarak tutmamalılardır. Diyabetleri çok büyük bir popülasyonu  ilgilendirdiği için bu diyabetli insanların arasında ‘oruç tutarlarsa bir tehlike veya zarar görmeyecek olanlar var mı?’ sorusuna yanıt vermek daha doğru olur. İnsülin kullanan ya da insülin salgılatıcı ilaç kullanan diyabetliler oruç tutmamalılardır. Çünkü bunların yaşayabilecekleri hipoglisemi  çok ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. Eğer kişinin glikoz ayarı çok iyi gidiyorsa, başka bir deyişle üç aylık şeker ortalamasını gösteren hemoglobin a1c değerleri mutlak 7’nin altındaysa hatta 6,5 altındaysa ve insülin salgılatıcı ilaç kullanmıyorlarsa, diğer ilaçlardan tedavilerini gayet başarılı yürütebiliyorlarsa bu insanların oruç tutmalarında büyük bir sakınca olmaz. Oruç  şeker düzeylerini olumsuz etkilemeyebilir. İnsülin kullanan ya da insülin salgılatıcı ilaç kullanan insanların oruç tutmaları çok büyük bir sakınca getirir.

34-Stres diyabete neden olabilir mi?

 Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Stres diyabete neden olabilir. Stres dediğimiz zaman hem ruhsal hem de ağır travmalar, çok ciddi operasyonlar veya kazalar gibi bedene stres oluşturan durumları anlarız. Her durumda kan şekeri yükselebilir bu geçici yükselme olabilir. Hastada zaten Tip 1 veya Tip 2 diyabet için uygun bir zemin vardır. Hasta zaten diyabet olacaktır stres onu kolaylaştırır ve hastalığın gelişmesini öne çekebilir. Dolayısıyla stres ve diyabet arasındaki ilişki her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Kan şekeri ölçümü mutlaka yapılmalıdır.

35-Diyabetin iyi yönetilmesi göz sağlığı açısından neden önemlidir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Diyabet ilk başladığı zaman kişi hasta değilmiş gibi sağlıklıdır. Çünkü kılcal damarların büyük bir kısmı sağlıklıdır. Fakat geçen zaman içerisinde kılcal damarlar hastalandıkça gözümüzün fonksiyonu bozulmaktadır. Bir şeker hastasının bilmesi gereken en önemli şey hastalığın ilk 15 yılının hayati önem taşıdığıdır. İlk 15 yılını çok iyi yönetmeli

36-Diyabet cinsel yaşamı etkiler mi?

 Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Diyabet hastalığı cinsel yaşamı aslında üç şekli ile etkiler. Birincisi istek azalmasına yol açar. Bu erkek ve kadınlar için de geçerlidir. Sadece tek cinse ait olan bir problem değildir. İkincisi şeker hastalığına bilindiği gibi özellikle çevre dokulardaki sinir sistemi üzerine olumsuz etkisi vardır. Aynı şey cinsel yaşam için de geçerlidir. Yani periferde cinsel organlara giden sinirlerin etkilenmesiyle uyarılmada zorluk çekerler. Erkekler ise sertleşme sorunu yaşarlar. Yani diyabet hastalığı sadece vücudun tek yönlü değil birçok yönünü etkileyerek olumsuz etki yaratıyor. En sonunda ise o bölgedeki doku hasarına yol açarak yani sertliği oluşturan penis içerisindeki düz adale dediğimiz kısımların harabiyetine yok açarak da sertleşme sorunu yaratıyor. Kadınlarda da özellikle uyarılma sorunu, kuruluk gibi sıkıntılara yol açmaktadır.

37-Menapoz, diyabeti etkiler mi?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Evet. Menapoz döneminde hormon düzeyi ve dengesinde değişiklikler, kan şekerinin kontrolünü zorlaştırabilir. Diyabetli kadınlar erken dönemde menapoza girebilecekleri gibi, bunun sonucunda kalp ve damar hastalığı riski de artabilir.

38-Evde kan şekeri ölçümleri ne zaman yapılmalıdır?

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: Şeker hastaları, kan şekeri ölçümlerini küçük şeker ölçüm cihazlarıyla evde sürdürmelidirler. İyi bir şeker kontrolü ve ilaçların yan etkilerinin azaltılması açısından şarttır. Eğer haplarla tedavi ediliyorsanız, haftada 3 gün açlık ve de bazı öğünlerden 2 saat sonra tokluk şekerini ölçtürmeniz iyi olacaktır. Hangi öğünden sonra ve hangi günlerde ölçmeniz gerektiğini size hekiminiz söyleyecektir. Diyabet olup da insülinle tedavi ediliyorsanız o zaman her insülin enjeksiyonundan önce kan şekeri ölçümü yaptırmak şarttır. Ayrıca hipoglisemi riski yüksek bir diyabetliyseniz bazı özel saatlerde de örneğin gece saat 3 gibi veya yatağa girmeden önce mutlaka kan şekerine ilave olarak takip etmek zorundasınız.

39-Seyahate çıkarken nelere dikkat etmeliyim? 

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: Hazırlık; Seyahate çıkmadan önce hazırlık yapılması önemlidir. Liste yapmak ve listeye göre hazırlıkları tamamlamak, unutma riskini ortadan kaldırır. İlaçlar; Seyahat öncesinde doktorunuzu ziyaret ederek eksik ya da azalmış ilaçlarınızı tamamlayın. İlaçlarınızı (insülin ve diğerleri) el bagajınızda taşıyın ve yedeklerini bulundurun. Doktorunuzdan diyabetli olduğunuza ve düzenli ilaç ve/veya insülin kullandığınıza ve beraberinizde insülin, iğne ucu ve ilgili diğer malzemelerini bulundurmanız gerektiğine dair bir belge alın. Küçük seyahat çantası edinin ve içine ihtiyaç duyabileceğiniz aşağıdaki madde ve malzemeleri koyun. Kesme şeker, meyve suyu, karbonhidrat içeren atıştırmalıkları (kuru / taze meyveler, diyabetik bisküviler, sandviç),Kan şekeri ölçüm cihazı, İhtiyaç anında irtibata geçilebilecek takibinizi yapan doktor ya da diğer sağlık ekibinin ve yakınlarınızın iletişim bilgileri

Yabancı bir ülkeye seyahat ediyorsanız “diyabetli olduğunuza” dair ilgili ülke dilinde yazılmış birkaç faydalı cümle (örnek; "I have diabetes, please give me some sugar or something to eat").Diyabetli olduğunuzu belirtir kimlik kartı, bileklik ve benzerleri. İnsülininizi serin tutması için muhafazalı bir taşıyıcı/çanta vb. içine koyunuz. Havayolu ile seyahat ediyorsanız insülin saklama kabını el bagajında taşıyın, böylelikle kaybolmasını engellemiş olursunuz. İnsülin, havaalanlarındaki x-ray cihazlarından etkilenmez. Araba ile seyahat ediyorsanız, insülini torpido gözünde ya da bagajda bırakmayın.

40-Diyabetlilerin zatürre aşısı yaptırması neden önemlidir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Diyabetli bireylerde ortaya çıkan hiperglisemi bağışıklık sisteminin gücünü düşürür ve sonuçta enfeksiyona yatkınlık artar. Aynı zamanda enfeksiyon da kontrolsüz hiperglisemiye yol açar ve enfeksiyonların daha da ağırlaşmasına neden olur. Enfeksiyonlar sonucu diyabetlilerin hastane yatışlarında ve ölüm oranlarında artış görülür. 40 yaşın altındaki erişkinlerde diyabet; Toplumda gelişen pnömoni ve İnvaziv pnömokok hastalık riskini artırır. Diyabetli bireylerin yarısı her yıl bir bulaşıcı hastalık nedeniyle en az bir defa hastanede yatarak tedavi görmektedir. Diyabet pnömoni için risk faktörüdür. Pnömoniye bağlı hastane yatış riski diyabetli bireylerde 3 kat daha fazladır. Bu nedenle tüm enfeksiyonlardan korunma diyabette çok önemlidir. Enfeksiyonlardan en iyi korunma yollarından biri aşılanmadır. Diyabetli bireylerin aşılanmasına Sağlık Bakanlığı genişletilmiş bağışıklama programı kapsamında yer verilmiştir. Diyabetlilerin aşılanması uluslararası ve ulusal tüm rehberlerde önerilmekte olup diyabetlilerin aşılanması konusunda çalışmalar yürütülmektedir.

41-Oral antidiyabetik ilaçlar nedir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Tip 2 diyabetiklerde ağızdan alınarak kullanılan vücuttaki, insülinin pankreastan sekresyonunu ve/veya hedef hücrelere etkisini düzenleyen veya glikozun barsaktan emilimini yavaşlatan ilaçlardır.

42-Kimler oral antidiyabetik ilaç kullanamaz?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Tip 1 diyabetikler. Hamileler (Gebelik öncesi bu ilaçlar kesilip insülin tedavisi başlanmalıdır.), emzikliler yetmezliği olanlar, Karaciğer yetmezliği olanlar, Büyük cerrahi girişim, ağır travma, ağır enfeksiyona maruz kalanlar, Akut metabolik komplıkasyonu olanlar(ketoasidoz, prekoma, hiperosmolae koma)

43-Kan şekeri takip yöntemleri nelerdir? 

Diyabet Hemşiresi Elif FİDAN: Evde kendi kendine kontrolünü yapan diyabetli görsel yöntemle veya şeker ölçüm cihazları yardımı ile kan şekeri takibini yapabilmektedir. Görsel yöntemde, ucuna glikoz oksidaz emdirilmiş test çubukları (stripler) kullanılır. Strip üzerine parmak ucundan kan damlatılır. Glisemi düzeyine göre strip üzerinde oluşan renk değişikliği strip kutusu üzerindeki renk kataloğu ile karşılaştırılması sonucu glisemi ölçülür. Kan şekeri ölçüm cihazı gerektirmeyen bu yöntem güvenilir ve ucuz olması nedeni ile kullanılmaktadır. Şeker ölçüm cihazları ile kan şekerinin ölçümünde görsel yöntemdeki gibi stripler kullanılmaktadır. Çeşitli ölçüm cihazları mevcuttur ve her alet için belirli bir strip veya kartuş kullanılmaktadır. Benzer olmakla birlikte her alet için farklı kullanma talimatı mevcuttur.

44- Diyabetin komplikasyonları nasıl önlenebilir?

Uz. Dr. Pınar ARDAMAN: Diyabete bağlı kronik komplikasyonların ortaya çıkışı ile kan şekeri kontrolünün yakın ilişkisi vardır. 10 yıl süren ve 1000’den fazla insülin kullanan diyabetlinin izlendiği bir çalışmada, kan şekeri daha iyi kontrol edilen diyabetlilerde, diyabete bağlı göz, böbrek ve sinir bozuklukları çok geç ortaya çıkmış, daha yavaş ilerlemiş ve daha hafif seyretmiştir. Bu çalışmanın sonuçları tedavide bir çığır açmış, tedavinin hedeflerini saptama, hastayı izleme konusunda yeni hedefler oluşturmuştur. Kronik komplikasyonların önlenmesi ve kontrolünde kan şekeri kontrolünün yanında kan basıncı, kan yağları(lipid kolesterol, trigliserid değerleri) ve beslenme şekline de dikkat etmek çok önemlidir.